Whatsapp Whatsapp
Telefon Hemen Ara

Tüm Evreleriyle Vajinal Doğum

Doğum Başladığında…
Kadının uterusu (rahim) çok güçlü bir kas yapısına sahiptir.  Bu kaslar eylem esnasında düzenli olarak kasılır ve gevşer.  Bu kasılmaların amacı rahim ağzını açmak ve bebeği aşağıya doğru itmektir.   Her kadında doğum sancıları farklı olmakla birlikte, çoğu kadında adet kramplarına benzer şekilde başlar.  Ağrı en sık kasık ve belde olur.  Eğer bu ağrılar düzenli oluyor ise, sıklığı, şiddeti ve süresi giderek artıyor ise ve eğer dinlenince azalmıyorsa doğum başlamış demektir.
Doktorunuz, büyük olasılıkla doğum başladığında kendisi ile nasıl temasa geçeçeğinizi size bildirmiştir.  Bu aşamada hemen doktor ile temasa geçip onun önerilerine uyulması gerekir.  Ağızdan herhangi bir besin ya da sıvı alınmaması uygun olur.  Zira acil bir sezaryen durumunda midenin boş olması önemlidir.  Vajinal kanama olması son derece acil bir durumdur ve varlığında acilen hastaneye gidilmesi gerekir.  Benzer şekilde bebek hareketlerinin hissedilmediği hallerde de acil bir durum söz konusu olabilir.  Hastaneye müracaat edildiğinde, doktor önce gebenin nabız, tansiyon gibi hayati belirtilerini kontrol eder, bebeğin kalp atışlarını dinler ve vajinal muayene yapar.  Bu muayanede rahim ağzının açıklığı, su kesesinin açılıp açılmadığı, bebeğin pozisyonu, bebeğin önde gelen kısmının seviyesi tespit edilir.  Ayrıca anne adayının kemik çatısı değerlendirilir ve normal doğuma engel bir hali olup olmadığı anlaşılmaya çalışılır. Daha sonraki aşamada rektumu (bağırsakların son kısmı) boşaltmak için lavman yapılır, perine bölgesi traş edilir ve rutin tetkikler için kan alınır.  Bebeğin kalp atımlarını ve stres altında olup olmadığını anlamak için monitör bağlanır. Monitörizasyon, aynı zamanda kasılmaların sıklık ve şiddetini anlamaya da yardımcı olur.

Doğumun Evreleri
Doğum eylemi üç evrede incelenir:
• İlk evre düzenli sancılarla başlar ve rahim ağzının tam açık olması (10 santimetre) ile sona erer.
• İkinci evre bebeğin doğumunu içerir.
• Üçüncü ve son evre ise bebeğin doğumundan plasentanın çıkışına kadar olan süredir.Doğumda Birinci Evre
Doğumun süresi değişken olmakla birlikte, anneliği ilk kez tadanlarda genelde daha uzun sürer.  Gebelerin yarısından fazlasında bu süre 12 saat civarındadır (Vakaların yüzde 20’sinde ise 24 saatten uzundur).  İkinci ya da daha sonraki doğumunu yapanlarda ise eylemin 24 saatten uzun sürmesi sadece 50 hastada bir olur.  Doğumun en uzun evresi olan ilk evre de kendi içinde üç ayrı bölüme sahiptir.  Bunlar sırasıyla erken ya da latent faz, aktif faz ve yatay fazdır. Erken fazda, ağrılar düzenli olmasına rağmen araları uzundur.  Genelde 10 dakikada bir olur ve bel ağrısı şeklinde hissedilir.  Erken faz esnasında rahim ağzı kapalı durumdan beş santim açıklığa ulaşır.  Açıklık beş santimetreye ulaştıktan sonra aktif faz başlar.  Ağrılar 2 – 3 dakikada bir gelmeye başlar ve şiddeti giderek artar.  Kramp şeklinde gelen her bir ağrı, 45 – 60 saniye kadar sürer.  Ağrısız doğum için katater takılacak ise, bu safhada yapılır.  Epidural anestezi dışında ağrıyı azaltmak için bir takım ağrı kesiciler uygulanabilir.  Aktif faz rahim ağzı açıklığı sekiz santimetre olana kadar sürer.  Rahim ağzının sekiz santimetreden 10 santimetreye açılmasına kadar olan süre yatay fazdır.  Bu faza deselerasyon fazı adı da verilir.  Ağrılar en sık, en şiddetli ve en uzun bu dönemde olur.  Ancak kısa bir fazdır.  Çoğu zaman 5 – 10 dakika kadar zaman alır.  Bu evrede kasılmalar 2 – 3 dakikada bir gelir ve 60 – 90 saniye sürer.

Doğumda İkinci Evre
Şimdi anne adayının, doğuma etkisi olduğu zaman başlamıştır.  İkinci evrenin başlaması ile birlikte, doğum sancıları yani kasılmalar da karakter değiştirir.  Araları açılır ve şiddetleri azalır. Anne adayı artık iyice yorulmuş olabilir.  Bebeğin başı artık vajina içerisindedir ve doğum çok yaklaşmıştır.  İşte bu aşamada doğumunuzu yaptıracak olan doktorunuz sizden çok önemli bir yardımda bulunmanızı isteyecektir:  Ikınmanızı. Tıpkı barsağın en son kısmı olan rektum dolduğunda tuvalete gitme ihtiyacı duyduğunuz gibi, bebeğin başı da rektuma bası yaptığında aynı şekilde bir his ortaya çıkar.  Tam açılma olduktan sonra, bir süre kasılma olmaz.  Bu süre bir saate kadar uzayabilir.  Yorgun olan anne adayı, bu zaman zarfında biraz dinlenme ve soluklanma fırsatı bulur.  Doğumun ikinci evresinde, anne adayının başının hafif yukarıda olması, yerçekimi gücünden de faydalanmak açısından önemlidir.  Pek çok doğum masasında ıkınma esnasında güç almak için tutacak saplar ya da ayak pedalları vardır. Bazı durumlarda doktoronuz sizi doğumhaneye almadan önce, çömelerek odanızda ıkınmanızı da isteyebilir. Doğru ve etkili ıkınmak için dikkat edilmesi gereken bazı kurallar vardır: kasılma, en yüksek noktaya ulaştığında alınabildiği kadar derin bir nefes alınır.  Baş öne doğru kaldırılır ve çene göğüse değdirilmeye çalışılır.  Ağız ve burundan hava ve ses kaçmayacak şekilde bütün güç ile ıkınılır.  Bu aşamada bağırmak, ciğerlerdeki havayı dışarı kaçırmak, boğazı şişirmek anne adayının kendisini yormasından başka hiçbir işe yaramaz.  Ikınmanın amacı, bebeği aşağıya doğru itmektir.  Bebeğin kalp sesleri düşmeye devam ederse vakum ya da forseps takılması gerekebilir.  Özetleyecek olursak; doğumun ikinci evresinde en önemli görevlerden biri anne adayına düşmektedir.  Ancak unutulmaması gereken nokta, hiçbir doğumun birbirinin aynısı olmadığı, kimi doğumlarda eylem son derece kısa sürerken, kimilerinde ise uzayabileceğidir. Vajinal Doğum Epizyotomi, kontrolsüz yırtıkları önlemek amacıyla perine bölgesinin doğum sonrası dikilmek üzere kesilmesidir. Bazen başın çıkmasının güç olduğu durumlarda Epizyotomi yapılması gerekebilir.  Kasılmalar ve ıkınmaların etkisi ile, bebeğin başı artık iyice aşağıya iner ve vajina girişinde görünür.  Buna “taçlanma” ismi verilir.  Artık doğum çok yakındır.  Son bir ıkınma ile bebeğin başı yavaş yavaş vajinadan doğar.  Bu aşamada bebeğin başının kontrolsüz çıkmaması için hekim özel manevralar yapar.  Bebek başı çıktığı anda, anne artık ıkındırılmaz. Baş doğduktan sonra, sırası ile omuzlar ve gövde doğurtulur.

Doğumda Üçüncü Evre
Bebeğin doğumunu takiben rahim hemen küçülür ve kasılmalar azalır.  Bu kasılmalar esnasında plasenta yapıştığı yerden ayrılır ve en geç 30 dakika içinde rahim dışına atılır.  Bebeğin doğumundan plasentanın çıkışına kadar olan süre doğumun üçüncü evresidir.  Plasenta doğduktan sonra kanamayı azaltmak ve rahmin toparlanmasını sağlamak için bir takım ilaçlar enjekte edilir ve rahme masaj yapılır ya da bebeğinizi emzirmeniz istenir.  Epizyotomi, plasenta doğduktan sonra ya da doğmadan önce tamir edilebilir.  Son kez kanama kontrolü yapıldıktan sonra anne yatağına alınır.  Üçüncü evre, plasentanın doğumunu simgelemekle birlikte, doğumdan sonraki ilk bir saat de doğumun üçüncü evresine dahil edilir.  Bunun nedeni; doğum ve onu takip eden ilk saat içinde görülebilecek olan komplikasyonlardır.