Whatsapp Whatsapp
Telefon Hemen Ara

Gebelikte Yüksek Tansiyon

Hipertansiyon erişkin bireylerin %20- 30 unu etkileyen genel bir sağlık problemidir. Gebeliğe bağlı hipertansif hastalıklardan preeklempsi ve eklempsi bebeği ve anneyi önemli derecede tehdit eden ve annede en fazla komplikasyonlara yol açan sorunlardır. Gelişen uteroplasental yetmezlik nedeniyle fetal büyüme geriliği, erken doğum, (plasentanın erken ayrılması) plasenta dekolmanı gibi komplikasyonların bir sonucu olarak anne karnındaki bebek de risk altındadır.

Tüm gebeliklerin yaklaşık % 7-10unu etkileyen hipertansiyon gebelikte 4 şekilde görülebilir;

1. Preeklempsi, Eklempsi
2. Kronik hipertansiyon
3. Kronik hipertansiyona eklenen preeklempsi
4. Geçici hipertansiyon

En sık rastlanan şekli preeklempsidir. Genel olarak genç ve daha önce doğum yapmamış kadınların hastalığı olarak bilinir. Bununla birlikte ikinci piki 35 yaşın üstündeki gebelerde yapar.
Risk faktörleri;

• Nulliparite ( annenin ilk gebeliği olması)
• Anne yaşının < 20 veya > 35 olması
• Düşük sosyoekonomik düzey
• Çoğul gebelikler, mol gebelik
• Birinci derece akrabalarda preeklempsi olması
• Kronik Hipertansiyon, şeker hastalığı, böbrek hastalığı
• Artmış vücut kitle indeksidir.

Klasik triadı, 20. gebelik haftasından sonra oluşan hipertansiyon, proteinüri ( idrarda protein çıkması) ve ödemdir. Preeklemptik vakaların % 2- 12’ sinde kırmızı kan hücrelerindehemoliz, karaciğer enzimlerinde yükselme ve trombosit sayısında azalma ile karakterize HELLP Sendromu gelişebilir. Belirtileri sıra başağrısı, gözönünde noktalanmaların olması, bulantı- kusma, midede ve sağ üst kadranda ağrı karaciğer testlerinin bozulmasıdır. Karaciğerde iskemi, kanama olabilir ve bu durum tablonun en şiddetli formudur.

Hipertansiyon: Kan basıncı hastalığın erken döneminde yükselir ve genellikle hastalığın ilk belirtisidir, bu nedenle hastalık proteinüri olmadan da teşhis edilebilir.
En az iki ölçümde kan basıncının 140/ 90 mmHg ve üzerinde olması ile tanı konulur. Kan basıncı ölçümü dikkatli bir şekilde yapılmalı. Irk, obesite, sigara içimi, hastanın ailesel yatkınlığı, anksiyetesi ve dinlenme durumları ile yakın ilişkilidir.

Proteinüri: 6 saat ara ile yapılan en az iki idrar örneğinde 100 mg/L, ya da 24 saatlik toplanan idrarda 300 mg protein olması

Ödem: Klinik olarak izlenebilen göz çevresi, yüz, ellerde hatta tüm vucutta yaygın görülen şişlik olmasıdır. Ani kilo artışı ödemin belirtisi olabilir. Patolojik ödem tüm gebeliklerin % 80’ inde görülen fizyolojik ödemden ayırt edilmelidir. Patolojik ödem yüzde, ellerde ya da karında olan, 12 saatlik yatak istirahatine cevap vermeye, ya da bir haftada 1000 gr’ dan fazla kilo artışına neden olan ödemdir.

Anne ve bebeğe etkileri

Bebekte görülebilecek sorunlar;
Plasentanın erken ayrılması
Intrauterin gelişme geriliği
Erken doğum
Bebeğin anne karnında kaybedilmesi
Düşük Apgar skorları

Annede görülebilecek sorunlar;

Gebeliğe bağlı şeker hastalığı
Plasentanın erken ayrılması
Doğum induksiyonu
Artmış sezaryen oranı
Akut böbrek yetmezliği
Kronik hipertansiyon
Akciğer ödemi
Beyin ödemi

Kronik hipertansif yani gebelik öncesinde de hipertansiyon problemi olan gebelerde fetal büyüme geriliği riski 2.4- 2.9 kat fazlayken perinatal kayıp ve erken doğum riskinde artış yoktur. Ancak kronik hipertansiyona preeklempsi eklendiğinde bebekte büyüme geriliği riski 3.8 kat erken doğum riski ise 7.4 kat artar.

Tedavi, Önleme
1. Profilaktik düşük doz aspirin. Son yıllarda yapılan pek çok araştırma düşük doz Aspirin tedavisinin( 60- 80 mg/ gün) hastalık açısından riskli olan gebelerde preeklempsi riskini azalttığını ortaya koymaktadır.
2. Antioksidan E ve C vitamini kullanımı
3. Yatak istirahati
Teorik olarak yatak istirahati rahime gelen kan akımının artmasına ve sempatik sistemin baskılanmasına neden olur. Fakat preeklempsiyi önlediği bilimsel olarak kanıtlanmış değildir.
4. Az tuzlu diet. Alınan sodyum miktarı 6 gr’ ı geçmemelidir. Öte yandan 2 gr’ ın altında sodyum kısıtlaması kan volümünü düşürür ve plasental dolaşımı azaltır. Bununla birlikte eğer hasta tuza duyarlı kronik hipertansif ise ya da renal hastalığı varsa ve gebelikten önce tuzdan kısıtlı diet alıyorsa gebeliğinde de bu diete devam etmelidir.
5. Kalsiyum ve magnezyum eksikliğinin de hipertansiyonu tetiklediği bildirilmiştir. Buna göre gebelere bu iki mineral desteği önerilmektedir.
6. İdrada protein kaybı olan gebelerde yüksek proteinli diet önerilir.

Bu tedbirlerle tansiyonun normal sınırlarda tutulamadığı, ya da tablonun ağırlaştığı durumlarda ilaç tedavisi hatta hastanede takip ve tedavi önerilebilir.
Preeklempsinin tek kesin tedavisi gebeliğin sonlanmasıdır. Hastalığın yönetiminde temel amaç bebek olgunlaşıncaya kadar eklempsiyi ve diğer şiddetli komplikasyonları önlemektir.

Tüm gebelerde özellikle de risk grubunda olan gebelerde titiz bir antenatal bakım zorunludur. Hastaya konunun önemi anlatılmalı, tansiyon yükselmesi, başağrısı, bulantı, mide ağrısı, ani gelişen özellikle yüzde ve ellerde başlayan ödem varlığında mutlaka doktora başvurması konusunda uyarılmalıdır.