Whatsapp Whatsapp
Telefon Hemen Ara

Doğum ve Psikososyal Boyut

Kolay ve rahat bir doğum yapmak ve yaptırmak her anne adayının ve her doğum doktorunun hayalidir. Mutlu son her iki taraf için de güzel anılar demektir. Ama ne yazık ki işler her zaman yolunda gitmeyebilir. Aslında doğum kadınların çoğunun yaşadığı; isteyerek, öngörerek yaşanan bir durum olsa da beklenmeyen somatik travmaların sebep olduğu ağrı, cinsel fonksiyon bozuklukları, bedensel imgenin değişmesi ve sarkma sonrası  idrar ve dışkı tutamama gibi şikayteler nedeni ile psikolojik travma ile yakından ilişkilidir. Çalışmalar, travma sonrası stres bozukluğunun doğum sonrasında kadınlarda %1-24 arası olduğunu, cinsel problemlerin doğumdan sonra arttığını, ve vajinal doğumun, forceps/vakum kullanımının ve vajinal yırtıkların zorlaştırıcı faktörler olduğunu bulmuştur. Ayrıca, travmatik doğumlara giren ve eş/çocuk kaybı korkusu yaşayan erkeklerde de travma sonrası stres semptoları artmaktadır.  Bu ilişki yeterince araştırılmamakta, konuşulmamakta ve anlaşılamamaktadır. Yapılan bir araştırma da kadınların %64’ünün doğum sonrası cinsel ilişki sırasında ağrı çektiğini, fakat ancak  %15’inin bu konuyu doktoru ile konuştuğunu belirtiyor. Erkeklerin doğum sonrası cinsel yaşam ile ilgili düşünceleri hakkında ise hiç araştırma yok. Bu konudaki iletişim ve araştırma eksikliği, bu hastaların gerekli kaynaklara ulaşmasını ve psikolojik destek almasını engelliyor.

Aslında kadınlar doğum sonrası kontrolde doktorları ile konuşmaya can atıyor ve olan fiziksel değişiklikleri konuşmayı umuyorlar. Fakat çoğu, «sonra geçer» gibi sıradan yorumlar veya kafa karıştıran bilgiler aldıklarından şikayet ediyorlar. Doğum sonrasında yaşadıkları sorunlar çoğunlukla Doğum Sonrası Depresyonu gibi değerlendiriliyor ve antidepresanlar öneriliyor. Halbuki, doğum sonrasında kaygı bozuklukları depresyondan daha fazla görülmekte. Doğum sonrasında, kadınların %16’sının panik, fobiler, akut uyum bozukluğu ve yeni adı ile örselenme sonrası gerginlik bozukluğu, yani eski adı ile travma somrası stres bozukluğu gibi şikayetleri olduğu biliniyor.

Peki biz Örselenme Sonrası Stres Bozukluğunu nasıl tanırız?

Travmatik bir olay ile karşılaşmayı takiben başlayan, en az 1 ay süre ile devam eden, söz konusu olayı sürekli yeniden yaşama, biliş ve duygudurumda olumsuz değişiklikler, travmaya eşlik eden uyaranlardan sürekli kaçınma ve eşlik eden artmış uyarılmışlık belirtileri ile kendini gösterir.

Her kötü yaşam olayı travma yaratmaz. Travmatik olarak algılanan olaylar; bireyde aşırı bir korku, çaresizlik veya dehşete düşme hissi yaşatan, çoğunlukla olağan dışı ve beklenmedik durumlar olup bireyin, varlığını tehlikede hissettiği durumlardır. Travmatik bir doğum sonrasında, eğer hasta ölüm tehlikesi veya ciddi bir yaralanma tehlikesi hissetmiş ise travmatize olmuş olabilir.

Örselenme Sonrası Stres Bozukluğu’nun en öne çıkan 3 belirtisi; yeniden yaşama, kaçınma ve artmış uyarılmışlık hissidir.

· Doğum sonrasında, kişinin, istemsiz olarak doğumla ilgili sıkıntı veren anıları hatırlaması, düşünmesi, rüyalar görmesi, sanki tekrar oluyormuş gibi hissetmesi veya davranması, hamilelik veya doğum ile ilgili uyaranlar görünce yoğun bir biçimde sıkıntı duyması, “yeniden yaşama” belirtilerine sahip olduğunu gösterir.

· Ya da, doğum ile ilgili konuşmalardan özellikle uzak duruyorsa, hatırlattığı için hastaneye bile gelmek istemiyorsa, hayatında zevk aldığı aktivite ve insanlardan uzaklaşıyorsa, “kaçınma” belirtilerini göstermektedir.

· Bunların yanı sıra, uyku sorunları, öfke patlamaları, konsantrasyon zorluğu, abartılı irkilme tepkileri varsa “artmış uyarılmışlık”  olarak kabul edilir.

Bu semptompları gördüğümüzde, hastayı Travma Sonrası Stres Bozukluğu için değerlendirmeye ve gerekirse psikolojik ve psikiyatrik destek almaya yönlendirmek önemlidir.

Doğum sonrası kontrolunuzda doktorunuzla doğumunuz hakkında konuşun, olumsuzlukları ve korkularınızı paylaşın. İçinizde tuttuğunuz herşey, çözümsüz kalıp daha da büyüyecektir sakın unutmayın..